Ne ekersen onu bicersin…
McKinsey’in Mayıs, 2011 raporu “Internet Matters“, internetin ülkelerin gelişmesine katkısını çarpıcı istatistiklerle sunuyor ve ülke ekonomilerine katkısını verilerle kanıtlıyor. İnternetin kalkınmaya, verimliliğin artmasına ve hatta işsizliğe olan etkileri raporun içerisinde istatistiklerle, bir danışman bakışıyla, iyice açıklanmış ve internetin ülkelerin milli gelirlerinin (GDP) büyümesi üzerindeki etkileri irdelenmiş. Bunlar analitik dusunmeyi seven yöneticiler açısından çok etkileyici olsa da, olaylara daha duygusal yaklaşan ve sayılarla arasi iyi olmayan yöneticilere pek birşey ifade etmeyebilir.
Dolayısıyla, ülkemizde “internet matters” in anlatımını belki de, sigara kampanyasındaki gibi sorunlari birebir yüzümüze vuracak (sigara karşıtı kampanyada, sigara kullananlarin sağlık sorunlari, tam sigaradan ölmek üzereyken, birebir ağızlarından ve çarpıcı görsellerle hepimizi etkiledi) şekilde yapılmalı. Mesela, interneti etkin değerlendiremiyen ülkelerin sefalet içindeki yaşamlarını gösteren 30 saniyelik videoların genel kamuoyu üzerindeki etkisi bu rapordan daha çarpıcı olurdu.
Rapordan çıkan çarpıcı istatistiklerden…
- 2,6 – kaybolan 1 işe karşı, yaratılan iş sayısı
- %10 verim artışı – KOBİ’lerin internet kullanımından
- 2 katı – interneti yoğun kullanan KOBI’lerin büyüme ve ihraç sayıları
Şirket Yönetimleri Sosyal Medyadnın ne kadar farkında?
Farz edelim ki ülkeler üzerindeki bu etkiyi hepimiz anladık ve kabullendik. Ama, internetin ve sosyal medyanın şirketler için de aynı etkileri yaratabileceği konusunun, şirket yöneticeleri ne kadar farkında? Belki de ekonomimiz açısından asıl sormamız gereken soru da bu. Çünkü, şirketler bu dinamikleri iyi değerlendiremediğinde ülke ekonomisinin kalkınması da çok gerçekçi olmuyor.
İlk önce internet, şimdi de sosyal medya, şirketlerin süreçlerini yeniden gözden geçirmesini gerektiriyor. Ama bunu yapabilmek için hem süreçleri iyi anlayan ve re-engineering yapabilecek, hem de internet ve sosyal medyayı derinine anlayacak ekiplere ihtiyaç var. Türkiye’de hatta dünyada bu tarz takımları toparlayabilmek, bu alanların ikisinde de tecrübeli insan kaynağına ulaşmak çok zor. Bu yüzden bu yazdıklarıma vizyon olarak birçok yönetici katılsa da aksiyona geçme tarafında şirketlerin çok büyük adımlar atamadığı da bir gerçek.
Bu adımlar atıldığında ise yaşanacak faydayı yine McKinsey’in çalışmasından çıkan çarpıcı bir istatistikle gösterebiliriz. Rapora göre; interneti yoğun kullanan KOBI’lerin gelirlerde ve ihracatta rakiplerinin iki katı kadar büyümekte olduğu gözükmekte.
Sosyal Medyada aksiyon alabilmenin önünü açacak 3 kritik soru
Her konuda oldugu gibi sosyal medyada da sirketler ne ekerlerse onu biçecekler. Sosyal Medyada aksiyona geçmek isteyen şirketlerin öncelikle kendine sorması gereken 3 önemli soru var;
- Şirketler organizasyonlarında hem süreçleri hemde internet ve sosyal medya dünyasını iyi anlayan üst düzey yöneticilere ne kadar yer verebildi? Kalifiye iş ortaklarına ulaşabildi mi?
- Her değişimde olduğu gibi, üst yönetim vizyonu ve daha da önemlisi sabırlı desteği ile bu değişimlerin arkasında gerektiği ölçüde durabildi mi? Gerekli yatırımları yapmak için kaynaklar ayrılabildi mi?
- Şirketler süreçlerinin ne kadarını interneti en iyi şekilde içine alarak geliştirebildi? Şirketin hangi departmanlarında sosyal medya ve internet; etkin ve rakiplerden farklılık yaratacak şekilde kullanılmakta?
Şirketler ancak ilk iki soruyu kuvvetli bir şekilde yanıtlayabildikleri noktalarda, üçüncü soruda ilerliyebildiklerini görecekler. Eğer bu kritik noktalarda eksiklikler varsa, bu alanlar hep üst düzey toplantılarda bir fırsat, girilmesi / yatırım yapılması gereken bir alan, bu sene önem verilecek konu olarak kalıp, tekrar tekrar gündemden zaman çalan ama bir arpa boyu ilerlenemeyen alanlar olarak kalacaklar. Bu ise şirketin gerçek büyüme potansiyelinin önündeki en büyük engeli oluşturacaktır. McKinsey raporundan da anlasilacagi gibi, günümüzde sürdürülebilir büyümeden bahstmek isteyen hiç bir şirketin sosyal medyayı ve interneti etkin kullanmama lüksü kalmamıştır.